MBK Fütüvvet Konusunu işledi

“Her Kim ki bu kapıya gelirse ekmeğini verin inancını sormayın,  mademki Allah o kuluna bir ruh vermiş ve onu yaşatıyor, o adam Ebu’l Hasan’ın sofrasında ekmek yemeğe layıktır. Allah’ın ruh vermiş olduğu, Allah’ın yarattığı bir kimseyi bir lokma ekmekten men edemezsiniz.”  Ebul Hasan Harakâni Hazretleri (KS)

Aralık ayında Mesleki Bilinç Komisyonu olarak vakfımızda yüzüne pek aşina olmadığımız, ama gönüllerimizin aynı yönde çarptığını bildiğimiz bir misafirimizi vakfımıza teşrif ettik.

Kars Harakani Vakfı Başkanı ve Evliya Cami İmam Hatip’i ve aynı zamanda bin yıla yakın bir süredir türbenin türbedarlığını yapan Uzgur ailesinden Yavuz UZGUR hocamız ile Seyyid Ebul Hasan Harakani Hazretlerini (ks) ve vakıf büyüklerimizden de sürekli dinlediğimiz “Fütüvvet”i konuştuk.

Harakani Hazretlerinin, Anadolu’ya Selçuklu Sultanı Çağrı Bey ile 1023’te geldiğini ve hizmet alanını bugün ki Evliya Cami civarında oluşturduğunu hatırlatan Uzgur Hoca, hazretin dergâhın kapısına “Her Kim Bu Kapıya Gelirse Ekmeğini Verin İnancını Sormayın, mademki Allah o kuluna bir ruh vermiş onu yaşatıyor, o adam Ebu’l Hasan’ın sofrasında ekmek yemeğe layıktır. Allah’ın ruh vermiş olduğu Allah’ın yarattığı bir kimseyi bir lokma ekmekten men edemezsiniz.”

963 yılında Horasan’ın Rey şehrinin Harakan köyünde dünyaya gelen Harakâni Hazretleri, eğitimini tamamladıktan sonra 1023’te Anadolu’ya teşrif eder ve burada gönülleri bir potada eritip, ihyâ ve irşad görevini ifâ eder. 1033’te Şehid olan Harakani Hazretlerinin türbesi Kars Kalesinin altındadır. Şehadet mertebesine erişen ilk Anadolu Dervişlerinden birisidir.

Diğergamlık ile ilgili sözlerinden bir kısmını aşağıda not ederek sözlerimizi bitiriyoruz:

“Sabahleyin yatağından kalkan âlim, ilminin artmasını, zâhid zühdünün artmasını ister. Ben ise bir kardeşinin gönlünü neşeyle doldurma ve onu sevindirme derdindeyim” derdi.

“Türkistan’dan Şam’a kadar olan sahada birinin parmağına batan diken, benim parmağıma batmıştır, birinin ayağına çarpan taş, benim ayağıma çarpmıştır. Onun acısını ben de duyarım. Bir kalpte üzüntü varsa, o kalp benim kalbimdir.”

“Sulh bütün halkla, cenk ise nefisledir.”